21 Ekim 2013 Pazartesi

Emre Kalcı - Meltem Taşkıran / Egoist On Röportajı...

Egoist grubu "Artık Yeter" adlı albümden tam on sene sonra, daha özel, daha kendilerini anlatan ve daha iddialı bir albümle yola devam ediyor... "Egoist-On"da, istediği müziği yapabilme lüksüne sahip müzisyenlerden, özgür soundu ve nefis düzenlemeleri olan alternatif şarkılar dinlerken; piyasadaki "aynılık" içinde farklı olanı keşfetmenin keyfine varacaksınız. Grubun kurucularından ve aynı zamanda solisti olan Meltem Taşkıran'la solo kariyeri, Egoist grubunun gelişimi ve yeni albümleri "EgositOn" hakkında konuştuk...







-Biz İnsanların Beğenisine Göre Hareket Eden Bir Grup Değiliz-


Egoist nasıl başladı, neden Meltem solo albümden vazgeçip bir grubun sesi oldu?

"Mavi Boncuk" adlı solo albümümün çıkışından 15 gün sonra şirketin batmasıyla, yeniden çıkarabilmek amacıyla, elimizde albüm, Eser'le tekrar yollara düştük. Çünkü o zamanki şirketim (Nazan Öncel'in şirketi Naz Müzik) tarafından yapılan büyük bir haksızlık vardı ortada. Daha doğrusu kasti bir bilgilendirmeme... Sonra biz Raks şirketiyle görüştük. Bize istediğimiz müziği yapabileceğimizi, piyasa kaygısı gütmeden rahatça çalışabileceğimizi söyleyip; her türlü imkânı sağlayacaklarının sözünü verdiler.... Bu hayatımızda karşılaştığımız en güzel teklifti. Ardından anlaştık ve Egoist albümünün hazırlıklarına başladık. O gün ben solo albümü bir kenara bıraktım ve Egoist'in vokali Meltem Taşkıran olarak yoluma devam ettim...

Peki yeni bir solo albüm yapma fikrin var mı?

Evet hep var böyle bir fikrim, hatta hazırlıklarım bile var...


97'de çok iyi bir çıkıştı "Artık Yeter" adlı albümünüz, üç sene sonra "Egoist 2" geldi. Sözler derinleşti, biraz daha felsefi yaklaştınız. "Eyvah" ve "Gözü Kara" gibi harika şarkılar çıktı. Sonuçta grup çizgisini korudu. İkinci albümdeki fark albüm kapağında kendini ele verdi. Kardeşlerden oluşan iki kişilik bir grup izlenimi doğdu, ne dersin?


Doğru. O albümde Egoist'i iki kişiye indirdik. Çünkü birinci albümde bazı rahatsızlıklar vardı grupla ilgili. Raks bize el verince o grubu heyecanla ve çok çabuk kurmuştuk. Sonra bir takım gereksiz şeyler oldu aramızda ve grubu dağıtmak zorunda kaldık. Biz Eser'le ikimiz devam ettik ikinci albümde ama o albümde de Türkiye'nin en önemli müzisyenleriyle çalıştık. Akın Eldes'ten, Mustafa Kos'a, Levent Altındağ'dan, Güray Hafiftaş'a, Vecihi Akın'a, Hakan Çimenot'a ve hatta Devlet Senfoni Orkestrası'na kadar çok önemli müzisyenler ve topluluklar eşlik etti bize. İsimli ya da isimsiz olsun biz her zaman bir grupla çalışıyoruz. Egoist albümleri her zaman bir grup çalışması oluyor diyebilirim. Yeni albümde ise ben, Eser, Arif Deniz Toker, Fırat Çavaş ve Turgay Gülaydın'dan oluşan yeni grupla devam ediyoruz yola...


Meltem, kardeşinle birlikte çalışıyorsun, bunun müziğine ve gruba etkilerinden bahseder misin?

Çalışırken kardeşlik kısmını hiç olaya katmıyoruz, hatta birbirimize karşı en kırıcı ikimiziz grupta. Doğruyu bulmak için tartışırız, grubun içinde diğer müzisyenlere karşı birlik olma durumumuz da yok. Hatta bir tartışma olunca grubun bir kısmı Eser'in, bir kısmı benim tarafımda oluyor. Kardeşlik eve gidince kaldığı yerden devam eden bir durum sadece.


Müzik sektörü uzun zamandır bu haldeyken tarzınızı ve tavrınızı bozmama cesaretinizi neye bağlıyorsunuz?

Bizim grup olarak bir çizgimiz var ve müzik sektörü çok parlakken de, hiç parlak değilken de o çizgide devam ediyoruz. Müzik sektörünün durumuna göre hareket eden bir grup değiliz gerçekten. İnsanların beğenisine göre de hareket etmiyoruz. Türkiye'deki birçok rock grubu  insanların beğenisine göre hareket ediyor , popçular da öyle... Herhangi bir şey tuttuğu zaman "hadi onun aynısından yapalım" durumu söz konusu. Bizim böyle bir niyetimiz yok, insanların duygularını kullanmak istemiyoruz. Ne hissedersek onu yapıyoruz. Bu albüm diğerlerine göre daha funk bir albüm mesela. Pek sallamıyoruz müziğin samimiyetini engelleyen şartları..


İlk albüme hep "başkaldırış" dedim ben, ikincisine "kabullenme", peki üçüncüsü ne sizce? Deneyim olabilir mi?

Güzel ve doğru saptamalar, belki üçüncü albüme bir de "kendine dönmek" eklemesi yapabiliriz. Bu albümde çok kendimize döndük...


Yedi yıl aradan sonra yeni albümün "Egoist On" adıyla çıkmasının esprisi nedir,  on bir parçanın onu Egoist şarkısı diye mi?

Albümdeki on bir parçanın, onu Egoist parçası doğru, ayrıca Egoist'in onuncu yılı, şirketimizin adı "on-air", İngilizce'de Egoist-On (Egoist çalıyor) anlamı da var. Birçok on bir araya gelince biz de albüme "On" adını verdik.


11. parçaya gelirsek.. Bir cover mı okumak istediniz, yoksa "Islak Islak" yorumunun özel bir anlamı mı var?

Daha önce cover şarkı yapmadık ve onaylamıyoruz da pek, ucuz bir yöntem olarak görüyoruz. Cem Abi'nin, Eser'in de, benim de hayatımızda çok önemli bir yeri var. Bizi keşfeden kişidir kendisi ve çok büyük müzisyendir. Bir gün, ona sürpriz yapalım diyerek, Islak Islak adlı şarkısını kaydettik. Sonra Cem Abi'yi çağırdık. Şarkıyı önce vokali kapatarak dinlettik, altyapıyı çok beğendi. Sonra vokali açınca ve benim sesimden dinleyince durdu ve beni çok onore ederek "sürerim buluttan kısmını benden daha iyi söylemişsin" diyerek gülmeye başladı. Hep beraber eğlendik, harika bir gündü. Birlikte geçirdiğimiz son gündü ayrıca. Bu parçayı beraber olup bir güzellik paylaşalım diye esprisine yapmışken, Cem Abi ölünce bu bize vasiyet oldu. Albüme almaya öyle karar verdik.



-Senfonik Konserlere Ben Çok İnanmıyorum-


Menfaat ilişkilerinden, insanların maskelerinden, yozlaşmadan bahsettiniz hep, hatta eğitim sistemimizi bile eleştirdiniz şarkılarınızda. Yaptığınız müziğe protest müzik diyebilir miyiz? Anadolu Rock'ta bir ısrarınız var mı?

Tabiiki protest müzik yapıyoruz. Üç albüm için de bunu söyleyebiliriz. Farklı tavırlarla söylenmiş aykırı sözler var. Mesela "Eyvah" en protest şarkıdır bence, en yumuşak gibi görünen ama en sert parçadır. Çünkü sertlik aslında davulla, basla, gitarla değil lafladır. Öyle bir laf söylersin ki, yıkarsın...


Egoist Türk müziğinde neyi temsil ediyor, hangi köşeyi?


Olmayan bir köşeyi temsil ediyor derim. Biz Eser'le çok küçük yaşta başladık müziğe, o dört yaşındaydı, ben altı. Biz lise çağlarında eline gitarı alıp "haydi, grup kuralım" diyen insanlar olmadık. Zaten dört yaşından beri grup müziği yapıyoruz ve konservatuvar eğitimliyiz. Bu yüzden bizim müziğe bakış açımız şu andaki rock gruplarının bakış açısından çok farklı. Klasik müzik üzerinden bakıyoruz, jazz ve funk gibi farklı yerlerden bakıyoruz. Farklı baktığımız için de rock arenasında da, pop arenasında da değiliz. Başka bir yerdeyiz, kendi yerimizde...


Zengin bir enstrüman kullanımı var albümlerde... Geçen albümde otantik ezgiler vardı ve hatta bu albümde oryantal ezgiler bile var. Grubun yaptığı müzikte tür kompleksi yok diye algılayabilir miyiz bunu? Bu kadar çeşitlilik soundunuzu nasıl etkiliyor?

Biz Türk Müziğini seviyoruz gerçekten. Eser hem klasik müzikçi, hem de aynı zamanda bir Türk Müziği âşığı. Dört sene Türk Müziği konservatuvarında eğitim de aldı. O yüzden Eser daha farklı bir boyuttan bakıyor müziğe, ben biraz daha batıcıyım mesela. Soundumuzu güzel etkilediğini düşünüyorum, çeşitlilik kattığına inanıyorum hatta biraz erotizm kattığına da... Türk müziğini seviyoruz, öyle komplekslerimiz yok.



Bu albümde yaptığınız şarkılardan en çok  hangisi için "bizi doğru temsil ediyor" diyebilirsin? Yapımcı ve piyasa faktörlerini de göz önüne alınca istediğiniz müziği yapabildiniz mi?


İstediğimiz müziği yaptık evet, her zaman yapıyoruz, çünkü kendimiz yapıyoruz. Yapımcıdan para alıp yapmıyoruz albümü, kendimiz yapıp yapımcıya teslim ediyoruz. Böyle bir stilimiz var. Bu yüzden yapımcının karışmadığı, kendimizi doğru ifade edebildiğimiz müziği özgürce yapabilme lüksümüz var. Albümde, seçmem gerekirse özellikle "Hasret" ve "Ben Kimim" adlı şarkıların bizi iyi temsil edebileceğini düşünüyorum..



İlk klip, çıkış parçanız olan "Hiçim"e geldi... Bu parçanın özelliği nedir?

"Hiçim" aslında tasavvufi bir parça, hiçlik, heplik anlamında orada. Her şeyim anlamında... Aşkta tasavvufi bir bakış açısıyla yaklaştım bu kez. Ben sözleri yazarken, aşk temasını çok derinine girmeden işlemeye çalışıyorum genelde, çünkü aşka inanmıyorum. Daha doğrusu aşkın anlatıldığı gibi bir duygu olduğuna inanmıyorum, anlatılmadığı gibi olduğuna inanıyorum. Çoğu kez aşk üzerine yazıp kendimle dalga geçiyorum sanırım...


"Sebebim Yok" adlı parçanızda düet için Harun Kolçak adının seçilmesinin nedeni nedir? Okumalardan sonra uyum hakkında ne düşünüyorsun?

Çok zor bir şarkıydı, biz Harun'dan önce başka birine, yine önemli bir şarkıcıya götürdük şarkıyı, dinledi ve bir ay boyunca cevap vermedi, veremedi... Ondan bir cevap alamayınca Eser'le konuştuk, buna en uygun kişinin Harun olduğuna karar verdik, çünkü zor bir parçaydı ve Harun zor işlerin altından kalkabilecek bir sesti. Harun'la konuştuk ve hemen evet dedi. Eser o sırada askerdeydi ve hatta Harun'un kaydını da ben yaptım. Geldi, bir şeyler içtik, okudu ve çıktı gitti. Çok da güzel okudu...


Yaylıları oldukça kullanıyorsunuz, düzenlemeleriniz bir harika... Bu senfonik konser furyası için, batı müziği hakkında yetkin bir kişi olarak ne söylemek istersin Meltem?

Senfonik müzik Türkiye'de şu anda yapılamıyor, ses sistemlerinin yetersiz olmasından dolayı yapılamıyor. Senfonik konserlere ben çok inanmıyorum. Enstrüman tonlayamıyorlar, tonlanamayınca da konserde o bütünlük sağlanamıyor, yabancı konserler gibi olmuyor. Bu yüzden biz konserlerimizde senfonik altyapı kullanmıyoruz.  Enstrümanı çaldırdıktan sonra onları tonlayabildiğimiz için sadece albümlerde bu altyapıyı kullanıyoruz. Sahnedeyken tonmaister kimse onlar yapıyor bu işi ve ne yazık ki yapamıyorlar. Kayıt olunca farklı durum ama canlı olunca olmuyor.


Egoist grubunun canlı performansı ve senin sesin için hep bir övgü vardır müzik piyasasında. Yeni niyetler var mı?

Kemancı'da konserlerimiz olacak, bunun dışında festivallere başlayacağız. Bu sene oldukça çok konser vermeyi düşünüyoruz bu albüm için...


İyi bir ses ve iyi bir müzisyen olarak bağımlılık ve alışkanlıklara karşı bir tavrın olduğunu biliyorum. Bu tavrın hakkında neler söylersin?

Bağımlı insanlardan büyük performanslar hiç duymadım bugüne kadar. Bence bir kişi şeker de dahil olmak üzere hiçbir şeye bağımlı olmamalı. Yani şekersiz çay içtiğinde yüzü buruşmamalı. Bağımlı olmak sizin ruhunuzun bir kısmını ona kilitliyor ve kilitlendiğinizde hiçbir zaman tam performans veremiyorsunuz. Bütün bağımlılar için bu böyle, sigara, içki, şeker, peynir bağımlısı, hiç fark etmez. Madonna'nın belgeselinde söylediği bir şey vardı, onu dinledikten sonra daha da takdir ettim. Dansçılar geliyor karşısına, harika dans ediyorlar; Madonna içlerinde bağımlılığı olan birileri olup olmadığını soruyor ve dürüstçe cevap vermelerini istiyor. Bir kaç kişi çekinerek elini kaldırınca onlara bu bağımlılıklardan uzak durmalarını istediğini söylüyor. Dansçılar nedenini merak ediyor. Madonna yanlış anlaşılmak istemediğini, kendilerine karışmadığını belirtiyor ve ekliyor: "Sadece bütün performansınızı istediğim için..."
Kimsenin hiçbir şeye bağımlı olmaması gerektiğine inanıyorum. Bu yüzden ben her bağımlılığımı yıkarım, bağlandığımı hissettiğim anda kopuyorum.


Türkiye'de müzik yapmanın ve müzisyen olmanın en büyük zorluğu nedir sence?

En büyük zorluğu bir yerlere gelebilmek. Ben çoğu kimsenin söylediği gibi kolay olduğunu düşünmüyorum çünkü... Herkesin ciddi ödünler verdiğine inanıyorum.
Prodüktöre , basına, hatta dinleyiciye boyun eğmeden bir yere gelmek çok zor. Benim kişisel olarak 15 senemi aldı bu konuma gelebilmek...


Dünyadan takip ettiğin ve yaptığı müziği yararlı ve yakın bulduğun birileri var mı?

Toto grubunu severim, Tina Turner'ı çok severim... Madonna'nın duruşunu beğeniyorum... Christina Aguilera'yı beğeniyorum. Maroon 5 grubunu da... Türkiye'den beğendiğim isimler var. Sezen Aksu'yu çok seviyorum, Kayahan'ı , Yaşar'ı, Harun'u, Özlem Tekin ve Şebnem Ferah'ı...
Genel anlamda hayatımda çok özel yeri olan isimler de var. Cem Karaca, Barış Manço, Aysel Gürel ve Müjdat Gezen. Bu isimlerle, bu duayenlerle tanışıp, çalışıp, onların işlerini yapabilmek gibi büyük bir şansa sahip bir müzisyenim. Her birinden biraz bir şeyler taşıdığımı düşünüyorum. Onları hep saygı ve sevgiyle anıyorum...


Son olarak şu cümleyi tamamlayabilir misin?
Sadece üç albümle, Egoist'in müzikte bu kadar önemli bir yerde olmasının üç temel nedeni var... Sırasıyla...?

Müziğe saygı, dinleyiciye saygı, kendimize saygı...





arşiv / 2008


Hiç yorum yok :

Yorum Gönder